SUÇLU SİZSİNİZ


167025_1421855526962_2949417_n

Ülkemiz yine yangın yerine döndü. Teröre dün itibariyle verdiğimiz kurban sayısı alınan bilgilere göre 26 vatan evladı. Yaralılarla bu sayı kim bilir kaça çıkacak. Ayrıca devletin açıkladığı resmi rakamlar bunlar.Son bir ayda şehit sayısı 150 geçti.Nedir bu acizlik bu zavallılık bu vurdumduymazlık bu gaflet nerde bu devlet diye haykıranların hafızalarına seslenmek istiyorum.

Siz hiç televizyon izliyor musunuz gazete okuyor musunuz dünyada çevremizde olup bitenleri takip ediyor musunuz? Libya,Suriye ve İsrail ile nedir alıp veremediğimiz. Neden hepsine düşman olduk. Davosta başlayan tavus kuşu gibi kabarmalar kabadayılık Gazzeyle Filistin Hamas hamiliği ve mavi Marmara ile sürdü. Ak deniz de petrol ve gaz arama olayları ile sona gelindi.Davosta çektiğimiz rest mavi marmara da ölen 9 kişi için dünyayı ayağa kaldırmamız BM.şikayetimiz hiç biri İsrail’in umurunda olmadı.Savaş nedeni dedik Akdenize -komutansız- donanma çıkarıyoruz dedik 33 yıllık Piri reisi gönderip dünyaya rezil olduk.Bunların hepsi unutuldu.Şimdi döndük 9 yıldır tek bir askeri için dünya gündemini meşgul eden İsrail’in Filistin de esir askeri Şalit’i kurtarmak için girişimde bulunduk.İsrail’in serbest bıraktığı 11 Filistinli teröriste özel uçak gönderip aldırdık.Ülkemizde yaşayacaklar.Siz ey %49 tüm bu olanları görüyor duyuyorsunuz.Şimdi Filistinli teröristleri özel uçakla aldıranlar sizin şehitlerinizde özel uçak tahsisi ederler herhalde.Bu gün hafızamda kalan şu soruları size soruyorum.Bu ülkede AKP.ye iktidarı oylarınızla teslim ettiğinizde terör yüzde kaçtı.Üç beş ayda bir şehit haberi duyuyordunuz şimdi ne durumdayız.Önce G.doğu açılımı sonra demokratik açılım olmadı barış ve kardeşlik açılımı diye ortaya kim çıktı.Habur da tören düzenleyip seyyar mahkeme kurarak teröristleri kim serbest bıraktı.Onlar otobüslerin üstünden kent kent ulusal kahraman gibi dolaştırılırken kim bunları seyretti. Kim sayın Öcalan aldığı kellerin hesabını veriyor dedi. Kim PKK ile İmralı ile görüştü diyen şerefsizdir namussuzdur dedikten sonra evet görüşüldü ben görüşmedim devlet görüştü. Devlet dediğinin ise özel temsilci çıktığını duydunuz mu ? Kim bu ülke yangın yerine dönmüşken Suriye ye İsrail’e savaş ilan etmeye kalkıyor Ak denizde petrol arayanlara önce sert çıkıp 40 yılık gemiyi gönderdikten sonra Obama’dan ikazı alınca suspus oldu. Hani birkaç hafta önceki petrol olayı nerde. Hatırlayan var mı? Atı alan Üsküdar’ı geçmiş petrolü çıkarıyor bile. Bunca zamdan sonra ekmeğini zor kazanan insanlara pazardan yiyecek toplayan emekliye üç kuruş zam vermezken onların vergilerinden elde edilen paraları çantalar dolusu Libya da dağıtan kim.40 yıldır tembel asalak insanların çalışmadıkları toprağı işlemedikleri üretmedikleri balık kaynayan denizlerinde balık tutup yiyemediği için açlık çeken Somali de ne işimiz vardı.Bunca insan aşından ekmeğimden kesip onlara yardım etti.Zira ramazanda insanların yardım duygularının istismar edileceği içerde siyasi rant sağlanacağı aydı amaç buydu bunu görebildiniz mi.Son bir aydaki 150 şehit sizi mutlu etmemiştir mutlaka.Yine bir iki hamaset nutukları sınırı geçtik bombaladık şu kadar PKK.lı öldürüldü.Kanları yerde kalmayacak şehitlerimizin yakınlarına sabır başsağlığı dilekleri devlet güçlüdür panik halindeler son çırpınışları naraları birkaç gün sonra siz bunları unutacaksınız.Ve güçlü desteğiniz sürecek biliyorum.Güçlü devlet güçlü ekonomi diyenler ne yapıyor.Biri intikam alınacak diyor biri zırıl zırıl ağlıyor diğeri nutuk atıyor bir başkası Allah bunları helak etsin diye beddua ediyor.Devlet dua ile beddua ile ağlayıp zırlamakla yönetilir mi.Şu ağlayan beddua eden temennilerde bulunanlara destek için yarın bir seçim anketi yapılsa herhalde oran %55 çıkar.Esip gürleyen devletimizi gören PKK.lı ve dünya devletleri halimize gülmüyor mu.İsrail ve Suriye bize dayılananlara bak.Ordusunun komuta kademesini içeri tıkmış PKK her gün askerlerini şehit ediyor onlar oturmuş beddua ediyor ağlaşıyorlar biz bir askerimiz için bin Filistinliyi serbest bıraktık Onların aylardır bir astsubayı bir uzman çavuşu ve bir kaymakam adayı PKK.nın elinde esir aramaktan kurtarmaktan öte adlarını bile unuttular diye düşünmüyorlar mı.Güçlü devlet ağlaşan devlet mi güçlü ekonomi kışın doğalgaza elektriğe garibanın efkardan içtiği sigaraya içkiye insafsız zam yapmak mı.Sayın başbakanın son konuşmasıyla desteğiniz %55 çıkmıştır mutlaka ama bu akan kanda baş suçlu sizsiniz %49 ona ikinci kez yetkiyi çocuklarınız daha çok şehit olsun diye verdiniz.Bu dünyada olmazsa öbür dünyada mutlaka hesap vereceksiniz.Elinde sınır ötesi harekat yetkisi olduğu halde bunu yıllardır kullanmayanların önce o bölgeyi teröristlerden temizleyip bölge insanlarının taleplerini isteklerini yerine getirmek ve iş aş yaratmak için hiç bir şey yapmayanların ve sizin yakanıza bu şehitler yapışacaktır.Sizler geceleri rahat uyuyabiliyor musunuz.TBMM bu hükümete sınır ötesi harekat yetkisi vereli yıllar oldu.Bu yetki bir kez 8 gün kullanılabildi.K.ırak’a girildi TSK apar topar geri çağrıldı. 3–4 yıldır sürekli başta medyanın kullanılmasıyla ordu yerinden kıpırdayamaz hale ve kendini bile savunamaz duruma getirildi. Genelkurmay dinleniyor subay astsubayların özel yaşamları izleniyor. Savaş ve operasyon planları anında PKK. ya basına servis ediliyor kozmik odalar aranıyor planlar projeler deşifre ediliyor kendini silah arkadaşlarını koruyamayan ordu bu ülkeyi nasıl koruyacak. Bu tablo sizin eseriniz ey %49. Övünürmüşsünüz dövünürmüşsünüz üzülürmüşsünüz sevinirmişsiniz sizin bileceğiniz iş.

Yazan: İlyas Öztekin ( Gazete İstanbul )

Yandaşlar 14 yaşındaki kıza topluca tecavüzmü ettiler


Orgeneral Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan medyaya yaptığı
açıklamalarla Balyoz davasıyla ilgili bazı gerçekleri önümüze koydu.

Bu gerçekler şunlardı: Mahkeme salonunda hukuki bir yargılama söz konusu değildi. Mahkeme bütün sahtecilikleri ortaya koyan delilleri incelemeyi reddetti, delilleri bile sanıklara geç zamanda verdi. Bu balyoz mahkemesine adını veren balyoz belgelerinin olduğu CD’lerin sahte olduğu Türkiye’de ve Almanya’da bilirkişiler tarafından belirlendi.

Mahkemeye bu CD’leri kendi belirlediğin bilir kişiye incelet dendi.

Mahkeme “hayır” dedi.

Bu CD’ler üzerindeki yazılar bile sahte. “Lütfen bunu inceletin” dendi.

Mahkeme “hayır” dedi.

İddianamede teşebbüste kalmış deniyor. Çünkü Aytaç Yalman bunu önlemiş, iddianamede böyle yazıyor. Aytaç Yalman’ın ifadesini alınsın dendi.

Mahkeme “hayır” dedi.

Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu yargı sorunudur. Çünkü adalete güvenin bittiği yerde devlet de biter. Belki de yargı kadar önemli başka bir sorunumuz daha var. O da mantık sorunu. Günümüzde mantık her gün iğfal edilen bir kavram haline geldi. Toptancı yargı mantığın yerine geçti. Televizyonda seyrediyorum, koca koca yandaş adamlar toptancı mantığıyla konuşuyorlar. Suçun kişiselliğini bir tarafa bırakıp her askeri darbecilikle suçluyorlar. Ekranlarda Oral Çalışlar’ı, Orhan Kemal Cengiz’i, Hasan Celal Güzel’i ve diğer yandaşları dinledim. Mesela Pınar Doğan’ın iddialarına bir şey diyemiyorlar. Onun yerine şu soruları sıralıyorlar ve yanıtlarını da kendileri veriyorlar: Askerler 27 Mayısta darbe yaptılar mı? Yaptılar.

Askerler 12 Martta darbe yaptılar mı? Yaptılar.

Askerler 12 Eylülde darbe yaptılar mı? Yaptılar.

Askerler 28 Şubatta darbe yaptılar mı? Yaptılar.

O zaman balyozda yargılanan askerlere o cezalar az bile.

Bu toptancı mantık son derece yanlış bir mantıktır.

O zaman biz de şunu sorarız. Bir mahkeme yandaşları toplasa ve sorsa…

Hüseyin Üzmez 14 yaşında bir kıza tecavüz etti mi? Etti.

Hüseyin Üzmez yandaş mıydı? Yandaştı.

Siz de yandaş mısınız? Yandaşsınız.

O zaman tecavüzden size 20 yıl az bile!

Olur mu böyle bir mahkeme? Olmaz. Buna ancak yargısız infaz denir. Balyoz davasında olan da budur. Askerler o davada yargılanmadılar. Delillerin bir çete tarafından hazırlandığı biline biline asker oldukları için yargısız infaz edildiler.

A. Metin Akpınar

Türkiye İmam Hatip Cumhuriyeti – Gökçe Fırat


Yazan :Gökçe Fırat

Türkiye İmam Hatip Cumhuriyeti

İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldu.

Yıl 1973’tü.

Sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.

Yıl 1994’tü.

Belediye Başkanlığı görevini bir belediye görevi olarak değil imamlık olarak tanımladı 1995’te:

“Evet ben İstanbul’un imamıyım”

Sonra Başbakan oldu.

Sonra Başbakanlık yetmemeye başladı, başkanlığa heveslendi, parti üyelerinin kendisine “Büyük Usta” demesini istedi, etrafındakileri de çırak yaptı.

İstanbul İmam Hatip Lisesi’nin 1970-71 yıllığı…
Mezunların fotoğrafı dev bir ampulün içinde. En tepede ortada Tayyip Erdoğan…

Bir oldu bitti ile 4+4+4 adıyla anılan bir Eğitim Yasası’nı çıkarttı.

Yasanın içeriğinin ve amacının ne olduğu ise ancak şimdi anlaşılıyor.

Şu anda 673 İmam Hatip Ortaokulu açıldı.

Konya’da 49.

Ankara’da 31.

İstanbul’da 85.

Ama bu okulları her derde deva TOKİ yapmadı.

Vakit olsa TOKİ’ye yaptırıp 673 okul rantını da yemek isterlerdi elbette ama vakit dardı.

Aceleyle normal eğitim veren, düz lise tabir edilen okulları İmam Hatip Ortaokulu ve lisesi yaptılar!

Orada eğitim gören öğrenciler ne mi yapacak?

İmam olsunlar önleri açılır!

Ama ne demişti yıllar önce:

Bütün okullar İmam Hatip yapılacak!

Yıl 1994’tü!

Demek ki durmak yok yola devam:

Daha tüm okullar imam hatip yapılmadı!

Şu anda tüm okulların mevcudu ile ilgili net bir rakam yok.

Ama sadece İstanbul’da 18 İmam Hatip’te 16 bin öğrenci okuyacak.

Türkiye’deki 673 İmam Hatip okulunda en az 500 bin imam yetişecek demektir.

Peki bu imamlar ne yapacak?

Elbette sadece imamlık değil.

Ülkemizde 82 bin cami var.

Her caminin de mevcut imamı var.

Yılda 500 bin imam mezun olursa, her camiye 6 imam daha atanacak demektir.

Bu olamayacağına göre imamlar imamlık değil başka işler yapacak.

Ne yaparlar mesela?

Büyük kısmı polis olur.

Bir kısmı subay olur.

Bir kısmı kaymakam.

Bir kısmı hakim, savcı.

Bir kısmı memur.

Ülkemizde 1.8 milyon memur varmış.

Hadi bu kadroları şişirdiniz, mevcut İmam Hatipli olmayan memurları elediniz diyelim.

6 yılda 3 milyon İmam Hatipliyi memur yaparsanız, devlet toptan ele geçirilmiş olacak demektir.

Tabi bu memurların bir kısmı öğretmen olacak ister istemez.

Mesele Fen Lisesi müdürü neden İmam Hatipli olmasın?

Yada ODTÜ’nün başında neden bir İmam Hatipli rektör olmasın?

1994’te “Bütün okullar İmam Hatip olacak” dediğinde bu bir deli saçmasıdır diye okuyup geçenler şimdi ne der acaba?

Deliliği tartışılır ama saçma olmadığı ispatlanmış oldu.

Ve şimdi adam 2023’ten bahsediyor.

2023’e on yıl var.

On yılda tüm okullar İmam Hatip, tüm memurlar imam olabilir.

Başlarında da Türkiye’nin imamı olur elbette.

Öyle Amerika’dan Fethullah Efendi gelip imamlık yapacak değil ya.

O koltuğu elbette kendisi için ayırdı.

O oturacak.

Türkiye böylelikle 1923 yılında gerçekten değişecek ve bir İmam Hatip Cumhuriyeti olacak!

Dünyada eşi benzeri olmayan bir cumhuriyet.

Türkiye İmam Hatip Cumhuriyeti.

TC kısaltması yerine TİHC kullanılır

Benzeri bir cumhuriyet İran’da var; İran İslam Cumhuriyeti.

Ama bizimki farklı olacak.

Çünkü biz İslam’ın değil İmam Hatipin peşindeyiz.

Afganistan’da Taliban var, onlar da bir imam devleti.

Bizimkinin de Afanistanlı mollanın dizinin dibinde oturmuşluğu var.

Yine de onları aşacak, kendi modelini yaratacak Büyük Usta.

Büyük imam mı demek lazım yoksa?

Ve yeni Cumhuriyete yeni bir anayasa lazım.

İmam Hatip Cumhuriyeti Anayasası!

Meclis’in girişinde de “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” yazmamalı tabi ki.

Ne diyordu imam efendi bu konuda:

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır”

Ama egemenliği Allah adına kim kullanacak?

Elbette kendisi!

Baş İmam.

Meclis’in kapısında Cumhuriyet’e hoşgeldiniz yazsın en iyisi?

İmamın Cumhuriyetine hoşgeldiniz.

TC’de 25 eyalet’li yeni yönetim


TC’de 25 eyalet’li yeni yönetim

 

Öcalan “Türkiye 25 eyalete bölünmeli”

Terör örgütü PKK başkanı İmralı dukası ÖCALAN(1), 4 Mayıs.2005 de avukatları aracılığı ile ferman buyurmuştu;

“Türkiye’de 81 il var. Ben aslında Türkiye için 25 bölge; 7 eyaleti Kürt, 18 eyaleti Türk nüfusun yoğun olduğu, diğer kimlikleri reddetmeyen bir yapılanma düşündüm, bunların yerel yönetim parlamentoları olur. Bir nevi Almanya’daki eyalet sistemi gibi. 81 il anlamsız. Kültürel, sosyal, anlamlı bir karşılığı yok. Yerel bölgelere dayalı bir Temsilciler Kongresi olabilir. 25 bölge ekonomik, sosyal, kültürel anlamı olan bütünlükler olmalı. Bu bir nevi konfederasyon olur. Devlet var üstte. Arada halkla devlet arasında yerele dayalı temsilciler şeyi var. Bu temsilcilerin seçtiği bir üst temsilciler meclisi olmalıdır. Türkiye Demokratik Konfederalizmini böyle tarif ediyorum.” (4 Mayıs 2005)

Öcalan’ın bu talebinden yaklaşık 6 ay sonra Recep T. Hukumeti toplanarak Türkiye’yi 25 BÖLGE’YE BÖLEN 5449 sayılı ve 25.01.2006 tarihli KALKINMA AJANSLARININ KURULUŞU, KOORDINASYONU VE GÖREVLERI HAKKINDA KANUN’U çıkarıyor. (3)

TC Kalkınma Bakanlığının http://www.kalkinma.gov.tr/bolgesel.Portaladresli web sayfasında bulunan kuruluş kanunu ve haritaya ya göre TC 25 BÖLGE’ye bölünmektedir. Bu Bölgeler sırası ile

1. TRAKYAKA Trakya2. İSTKA İstanbul3. GMK Güney Marmara4. MARKA Doğu Marmara5. BEBKA Bursa-Eskişehir Bilecik6. BAKKA Batı Karadeniz7. KUZKA Kuzey Anadolu8. ORKA Orta Karadeniz9. DOKA Doku Karadeniz10. ANKA Ankara11. AHİKA Ahiler12. ORAN Orta Anadolu13. MEVKA Mevlana14. İZKA İzmir15. GEKA Güney Ege16. BAKA Batı Akdeniz17. ÇKA Çukurova18. DOĞAKA Doğu Akdeniz19. İKA İpekyolu20. FKA Fırat21. KARACADAĞ Karacadağ22. DİKA Dicle23. DAKA Doğu Anadolu24. KUDAKA Kuzey Anadolu25. SERKA Serhatdır.

Merkezi Denetim dışı 25 Eyalet/Bölge modeli filen başlamıştır.

25 Eyalet için Sözde Kalkınma Ajansı adı altında uygulama fiilen başmış yöentimsel ve uygulama örgütlenmesi hızla devam etmektedir.

Kalkınma Ajansları TOKİ gibi Sayıştay yani TC Devlet Deneti mininin tamamen dışında özerk yapıdadır.Ayrıca kuruluş Kanunu madde 19 b)bendine göre “Avrupa Birliği ve diğer uluslararası fonlardan sağlanacak kaynaklar” ve f) bedine göre ise “Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarca yapılan bağış ve yardımlar” gelir kaynakları arasındadır.

Anadolu’da “Parayı veren düdüğü çalar” özdeyişini hatırlatan bu kaynak yapısı, Sayıştay denetimi dışında olması ile her türlü provokatif asimetrik faaliyete teşne bir yapıda bulunan bu ajansalar aslen Üniter TC yürütme yasama ve yargı erki içinde bambaşka bir güç haline gelerek AJAN görevini ifa edebilecektir.

Duygusal şair Ecevit kucağına Öcalan’ın AB ve ABD tarafından paketlenerek neden verildiği ve İmralı Dukalığı’nın niçin oluşturulduğu artık gün gibi aşikardır

“Çiller tak diye emreder, ben şak diye yaparım” diyen Doğan Güreş‘in 2012 sürümü ise “Öcolan tak diye emreder ben şak diye yaparım”ı uygulamaları ile göstermektedir.

Üniter yapısı dinamitlenen TC yi sizce kim yönetiyor?

Kaynak :(1) http://www.altinicizdiklerim.com/ozetler/OcalaninImraliGunleri.pdf(2) http://bianet.org/bianet/diger/131316-ocalan-15-temmuzun-hukmu-kalmamistir(3) http://www.alomaliye.com/ocak_06/5449_sayili_kanun_kalkinma_ajansla

Yakanların avukatlarının çoğu bugün AKP’de!


Cumartesi, 02 Temmuz 2011 04:06
Yakanların avukatlarının çoğu bugün AKP’de!

01.07.2011 – 18:41 / SOL Gazetesi

2 Temmuz 1993’te 33 aydınımızı katleden gerici katillerin avukatlığını yapan kişilerin büyük çoğunluğu AKP tarafından önemli görevlere getirilmiş durumda. Yakanlar arasında şu an hapiste bulunan ise yok.

Şair-yazar Onur Caymaz, blog sayfasında Sivas Katliamı’na ilişkin “Unutmayacağız, ihbar edeceğiz, ihtar edeceğiz, ifşa edeceğiz…” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Katillerin bir şekilde aklandığına ve AKP’nin suçu üzerinden atmaya çalıştığını vurgulayan Caymaz, Süheyl Batum’un Cumhuriyet gazetesindeki 18 Mart 2011 tarihli köşe yazısında yer verdiği avukatların isimlerini ve bugün ne yaptıklarını bir kez daha gündeme getirdi.

Canlarımızı diri diri yakan gerici katillere avukatlık yapanlar, dönemim Refah Partisi tarafından korundu, AKP tarafından ise devletin tepesine taşındı.

İşte yakanlara avukatlık yapanların listesi:

Av. Şevket Kazan – Eski RP Milletvekili ve eski Adalet Bakanı;
Av. Celal Mümtaz Akıncı – Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyesi;
Av. Hayati Yazıcı AKP’nin Devlet Bakanı;
Av. Haydar Kemal Kurt – AKP Isparta Milletvekili;
Av. Zeyid Aslan – AKP Tokat Milletvekili, Başbakan Erdoğan’ın eski avukatı;
Av. Hüsnü Tuna – AKP Konya Milletvekili;
Av. Burhanettin Çoban – Afyonkarahisar AKP’li Belediye Başkanı;
Av. Faik Işık – Başbakan Erdoğan’ın ve Süleyman Mercümek’in avukatı;
Av. İbrahim Hakkı Aşkar – 22. Dönem AKP Afyon Milletvekili;
Av. M. Ali Bulut – AKP Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi;
Av. Bülent Tüfekçi – AKP Malatya İl Başkanı;
Av. Halil Ürün – RP kayıp trilyon davası sanığı, AKP Afyon Belediye Başkan adayı;
Av. Mevlüt Uysal – AKP İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı;
Av. Nevzat Er – Eski AKP Eminönü Belediye Başkanı;
Av. Suat Altınsoy – AKP Konya İl Başkanı Yardımcısı;
Av. Tayfun Karali – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü;
Av. Ferruh Aslan – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü;
Av. İbrahim Kök – AKP Elazığ Milletvekili Aday Adayı;
Av. Ali Aşlık – Eski AKP İzmir İl Başkanı;
Av. Bedrettin İskender – AKP Ümraniye Belediye Başkan adayı;
Av. Ekrem Bedir – Sakarya AKP Hendek Belediye Meclis Üyesi;
Av. Eyüb Karagülle – Eski Saadet Partisi İlçe Başkanı;
Av. Faruk Gökkuş – AKP Kâğıthane Belediye Başkanlığı Aday Adayı;
Av. Hasan Hüseyin Pulan – AKP İstanbul İl Disiplin Kurulu üyesi;
Av. Hurşit Bıyık – AKP Trabzon İl Başkan Yardımcısı;
Av. Reşat Yazak – Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Temmuz 2011 04:09

Türkiye eski türkiye değil..


Halen Türkiye’yi okyanus ötesinden gelen direktiflerle yöneten güdümlü
iktidarın içişleri bakanı Beşir Atalay birkaç gün önce‘ Türkiye eski Türkiye değil’ dedimiştir. Çok doğru, ona yüzde yüz katılıyorum. Eskiden, bizim gibi her dış Türk’ün Türkiye’ye karşı bir hayranlık duyardı. Her ne kadar o tarihlerde milli şeflik döneminin insanlar üstünde yarattığı menfi etki ile Dış Türklerden bahsedene Turancı derlerdi, daha sonra bu ürkme ve korku hali gitti veTürkiye de insanlar bizi benimsemeye başladı, zaman içinde bu sevme ve benimseme artarak devam etti. O zamanlar hükümetlerde de en azından Türk olma , ve Türk olmanın onuru vardı,hiçbir Türk diplomatı Türkiye’ye ve Türklüğe söz söyletmezdi, Türkiye Kıbrıs’taki soydaşlarımız için yıllar boyu ambargo’yu göğüslemişti; hiçbir Türk bayrağına ve askerine söz söyletmez; toprağına göz dikenlerin gözünü oyardı; Türk’e düşman olanlarla işbirliği yapıp, Türk’e karşı olmazdı; ve en önemlisi Türkün tarihine ve bayrağın adil uzatamazdı, hele Türk Orduna asla laf etmez ve ettirmezdi. Talebelik yıllarında Türkiye ye trenle gelirdik, tren Türkiye topraklarına girdikten sonra ilk Fevzi Paşa’ da durup, Halep’ten gelecek treni beklerdi. Trenden iner inmez toprağı öperdik. Oysa şimdi yönetimi ele geçirenlerin Türklükle hiçbir ilişkileri yok, yazının başında söylediklerini onayladığım ama bakış açılarımız arasında çok büyük farklar vardır. Beşir Atalay’ı ele alırsak; O irticai faaliyetinden dolayı Üniversite de Dekan iken tart edilen bir kürt kökenlidir, ama ben Türküm ve Türk olmamlada iftihar ederim. Bu zat saf kan PKK olan kürt içişleri bakanının çok ters söz ve hareketi vardır, saymakla tükenmez ve en sonuncusu Valilere gönderdiği tamimdir. Bu tamim de yol denetimlerinin insanları rahatsız ettiğini idaa ediyor ve denetimlerin kaldırılmasını istiyor, oysa bu denetimler sadece silah ve esrar kaçırmak isteyen PKK’lıları rahatsız etmektedir. Gerçekten Türkiye eski Türkiye değil.Bu yönetim Kıbrıs’ı satmak için Talat’ı seçtirdiler, şimdi Talat Kıbrıs’ı satmaya çalışıyor ama Rumlar bir türlü almıyorlar. Satışta usta olan bu yönetim Kerkük ’ü, Azerbaycan’ı, Batı Trakya’yı, Suriye Türklerini, Çeçenleri ve Bosna-Hersek Müslümanlarını çok, ama çok ucuza sattı. Azerbaycan’ın yanı sıra Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan ile de ilişkiler ölü vaziyettedir. Bugün Türkiye’nin yönetimindekiler, yönetimi her türlü sahtekarlık, yolsuzluk ve hile’yi mübah addeden bir yürütülmektedir. Bunlar Türkiye’yi parçalamak üzere okyanus ötesinden icazet aldılar ve parçalamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Bu nedenlerle, canımdan daha değerli Irak Türklerine seslenmek istiyorum; Türklük ile hiçbir ilişkisi olmayan bu yönetimden her türlü kötülük beklenir, şehitlerimizi ipe gönderen cibilliyetsizleri taltif eden ve koruyan, Bağdat Büyükelçisine Türkmenleri çağırıp ‘ Türkiye’nin politikası değişti, siz de aklınızı başınıza toplayın ve Kürt’lerle anlaşmaya bakın ve bizim de başımızı ağrıtmayın’ dedirten, aramızda mezhep kavgasını kışkırtan bu yozlaşmış yönetim’den ne beklenir. Özellikle mezhep kavgasını kışkırtanlara dikkat edilmelidir, çünkü bu kişiler kesinlikle kiralık veya satın alınan kişilerdir. İki asırdan beri mezhep kavgasına fırsat vermeyen Irak Türkü bundan sonrada düşmanlarına bu fırsatı vermemelidir. Muharrem ayında minbere çıkıp Şiilerden kız almak caiz değil diyen satılmışın tekidir, bu tür insanlardır düşmanlarımızdır. Rabbim sizleri korusun,

İsmet Koçak –
http://www.kerkukfeneri.com

ESENİŞ LİSESİ MUHTELİF FOTOLAR

Eseniş havasını hala içlerinde hissedenler.

Posted by Ayhan Gençer on 4 Temmuz 2009 Cumartesi